16 Kasım 2009 Pazartesi

GÖLYAZI




Hafta sonu biraz Bursa'nın gürültüsünden uzak kalmak, kendimizle başbaşa kalabilmek için Gölyazı'ya gittik. İşyerinden Kamil Abi daha önce oraya gitmiş ve bana mutlaka gidilmesi gereken bir yer demişti Gölyazı için.

Ben de eşimi ikna ettim, çocukları da alarak biraz Bursa'dan uzaklaşalım dedik. Çok huzurlu bir yer. Çevresinde Uluabat Gölü var. Kadın-erkek ağlarla uğraşıyorlar. Girişte cevizli ekmek satan, gözlemeler yapan şalvarlı teyzeler var. Çok yaşlı bir nine uçurtma satıyor. İnsanların çok fazla derdi ve problemi yok gibi. Şehir gürültüsünden uzak, stresin belirli şeylerle sınırlı olduğu bir yer. Zeytin zamanı olduğundan yol boyunca zeytinlerini toplayan köylüler var. Genç-yaşlı, çoluk çocuk demeden herkes çalışıyor.

Keşke insan böyle yerlere giderken düşüncelerini de bırakıp gidebilse. O zaman daha huzurlu ve mutlu olur.

12 Kasım 2009 Perşembe

HAYATIM CAN SIKICI BU ARALAR...

Mutlu olmayı istemek yetmiyor bazen. Ne kadar pozitif biri de olsanız insanlar artık çok kötü. Herkes bencil ve çıkarcı. Özellikle de iş ortamında çalışmak yetmiyor. Neden mi??? Kendini pazarlayamazsan, yöneticinle aranı iyi tutmazsan, çok şikayet edip az çalışmazsan bir gün vücüdün bir yerden patlak verir. Geçen hafta çok pozitif olduğumu düşündüğüm bir günün akşamında mesaimi tamamlayamadan sinirlerim boşaldı. Hem de hiç beklemezken. Yıllardır emek vermek, çalışıp didinmek yetmiyor. Bencil olmak gerekiyormuş ama kişiliğim müsade etmediği için üzgün ve kırgınım. Hayatı ve yaşamayı seviyorum. Bu hayat acısıyla tatlısıyla bize sunulmuş bir armağan. Ama kötülüklerden kendimizi nasıl koruyacağımızı bir türlü öğrenemedik.
Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışıyoruz....İş yerinde geçen zamanımız çok uzun. Eve gelince yorgun argın çocuklarımıza ve eşimize vakit ayıramıyoruz. İşyerinde veremediğimiz tepkiler eve yansıyor istemeden. Ben işle evi ayırıyorum diyen kişi bence yalan söylüyor. Şu anda izinliyim ve evdeyim. Biraz kendimle başbaşa kalmak için. Soruyorum "NEDEN?" .... Bunlar neden benim başıma geldi diye. Hatalı ben miyim yoksa başkaları mı?
Cevap bulamadım daha.... Bugün yazmak için hazır hissettim kendimi.

Sevmekle başlar herşey, kendini sevmekle.....

Onun için üzüntümü kaldırdım üst rafa.
Attım kendimi dışarılara,
Islandım yağmurda doya doya...
Bir de köşe başından baktım kendime,
çıplak gözle....
Kitap okudum daldım başka diyarlara,
Alışveriş yaptım kendimi mutlu ettim sonra.
Bir de sordum kendime,
Hayattan ne istiyorum ne bekliyorum diye.
Mutlu bir BEN istiyorum önce,
Sonra benim eserim olan mutlu bir AİLE,
SAĞLIK olmadan kesinlikle olmaz!
Yoksa insan problemlerle başa çıkamaz.
Akıl sağlığı olmalı önce,
Onun için insan kendini ÇOK ama ÇOK sevmeli bence.
Gemiyi mutlaka limana getirmeli,
Sonra da sahilde gezmeli, eylenmeli.
Bir anda döküldü kelimeler....Şiiri yazdım galiba...

8 Kasım 2009 Pazar

DOSTLUK


Her rüzgâr savuracak bir toz bulur.
Her hayal yaşanacak bir can bulur...
Her düş gerçekleşecek bir umut bulur...
Kolay bulunmayan tek şey güzel bir dostluktur...

Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik...
Ama basit bir sanatı unuttuk...
İNSAN gibi yaşamayı biliyor muyuz?



Zengin; çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir.
Kalp zenginliğinden mahrum olan kimse, ne kadar geniş servete sahip olursa olsun yine fakirdir.
Tamamı ve hırsı sebebiyle de halk nazarında hakirdir.
Kalbi zengin olan kimse de ne kadar fakir olsa herkesin nazarında muhteremdir.

Paylaşacak dostlarınız yoksa iyi şeylere sahip olmanın bir zevki yoktur.
Dost dediğin, sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli.
Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı, dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı,dost dediğin fanatik olmalı,bütün dünya seni üzdüğünde bile sana moral vermeli,güzel haberler aldığında seninle dans etmeli ve ağladığında seninle ağlamalı, ama hepsinden daha çok, dost matematiksel olmalı!
Sevinci çarpmalı,

Üzüntüyü bölmeli,

Geçmişi çıkartmalı,

Yarını toplamalı..

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı.

1 Kasım 2009 Pazar

Paskalya Çöreği


Dün hava yağışlı olduğu için canım hiç evden çıkmak istemedi. Nermin Bezmen'in SIR kitabına kendimi o kadar kaptırmışım ki akşam olduğunun farkına vardığımda zaman artık akıp gitmişti.Paskalya Çöreğini kayınvaldem de çok sever. Dr.Oetker'in sitesinden tarifleri daha önceden almıştım. Hemen birşeyler yapıp hiç olmazsa günü öyle tamamlamak istedim.
Denemsi bedava. Size tarifi yazıyorum :
500 gr un. (ben 4 su bardağı koydum)
1 poşet Dr.Oetker Instant Maya
125 gr margarin (oda sıcaklığında)
1/2 çay bardağı toz şeker (ben 1/2 su bardağı koydum)
1 yumurta
1 su bardağı ılık süt
Üzeri için : 1 yumurta sarısı
Hazırlanışı : Unu eleyin ve maya ile karıştırın. Üzerine margarin, toz şeker, yumurta ve ılık sütü ekleyip 10 dk.kadar yoğurun. Üzerini kapatıp oda sıcaklığında hamurun hacmi 2 katına çıkana kadar 1 saat kadar bekletin. Sürenin sonunda hamuru 18 eşit parçaya bölün ve her birini 15 cm boyunda uzatın. Üçerli olarak saç örgü şeklinde gevşek örün. Fırın tepsisne aralıklı sıralayın. Üzerini kapatıp 30 dk daha bekletin. Üzerine yumurta sarısı sürün ve pişirin.
Turbo fırın : 160 C (önceden ısıtılmış)
Elektrikli Mini/Midi Fırın : 150 C (önceden ısıtılmış)
Pişirme süresi : Yaklaşık 40 dakika
Fırından çıkarınca üzerini kapatın. Sıcak veya soğuk olarak servis edin.
Çocuklar bayıldı. Bu sabah kahvaltıda nutella ve sütle yedik. Ben nescafemin yanında tadına vararak yedim. Hepinize afiyet olsun.

5 Ekim 2009 Pazartesi

BUGÜN 5 EKİM DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ


Ekim ayının ilk pazartesi günü Dünya Çocuk Günü olarak kutlanır. Çocuklarımız bugünün yarını, yarının da umududur. Yuvamızın mutluluğudur. Onlara değer vermeli ve sağlam karakterli yetiştirmeliyiz.
Bu sabah heyecan içinde uyandık. Kızım için çok farklı bir gün olacaktı. Anaokulu olarak bu güne özel hazırlık yapmışlardı. Karagöz Hacivat gösterisi olacaktı. Palyaçolar onları eğlendirecek ve yüz boyaması yapacaktı. Neşeli şarkılar eşliğinde bol bol hoplayıp zıplayacaklardı.
En güzel kıyafetlerimizi seçtik ve yuvamıza gittik. Heyecan doruktaydı. Gün içinde biz çalıştık onlar eğlendi. Bu günü size en güzel fotoğraflar anlatır diye düşündüm ve giriş-çıkışta Yeşim Anaokulu 6 Yaş sınıfından kızımın yakın arkadaşlarını fotoğrafladım.Yüzlerindeki mutluluğu göreceksiniz.


ÇOCUK

Çocuk deyip geçmeyin,
Onun da dünyası var.
Güzel-çirkin seçmeyin,
Her çocuk şefkat arar.

Bir kez düşün kendini,
Çocuktun daha önce.
Eksik etme sevgini,
Bir küçüğü görünce.

O, yuvada bir çiçek,
Sonra meyve verecek.
Toplum doğacak ondan,
Ülkemiz yükselecek.

İBRAHİM ŞİMŞEK





Oğluma Dünya Çocuk Günü ile ilgili bir sürü şiir döktürdüm. İçlerinden en çok bunu beğenip ezberlemiş. Ben de çok beğendim.
Rengi, dili, dini ne olursa olsun tüm çocukların günü kutlu olsun.
Hepiniz için daha güzel bir gelecek diliyorum
....


4 Ekim 2009 Pazar

MERAKLI MİNİK DERGİSİ VE PUZZLE


TÜBİTAK'ın her ay düzenli olarak çıkarttığı Meraklı Minik dergisini kızım için sürekli alıyorum. Hepinize öneririm. İçeriği çok güzel ve çocukları televizyon, bilgisayar dışında çok daha somut bir şeyle, bir dergiyle tanıştırmış oluyorsunuz. Eminim sizin çocuklarınız da çok sevecek ve beğenecek. Bu yıl oğlum Altan 3.Sınıfa gidiyor. Öğretmeni bir puzzle yapmalarını istemiş. Oğlum kendine yaptı ama kızımı ayırmak ne mümkün? Sonraki akşam oturduk ve bir puzzle da ona yaptık. Meraklı Minik dergisinin hoşumuza giden bir sayfasını kopardık ve bir kartona yapıştırdık. Daha sonra da üçgen şekillerde kestik. Siz kare, dikdörtgen v.s.kesebilirsiniz. Ama anaokuluna giden çocuklarınız için daha basit birşey olmasında fayda var. Kısacası kızımın da puzzle 'ı oldu. O da abisinden geri kalmamış oldu kendince.

Mantar Kurabiye (Bulgarca ismiyle Gıpki)


Annem rahmetli nur içinde yatsın kardeşimle ikimize seviyoruz diye hep bu kurabiyelerden pişirirdi. Yattığı yerler nur olsun. Benim de 2 çocuğum var ve ben de onlara pişiriyorum. Bu seferkilerin ununu biraz fazla koydu -ğum için sert oldu ama yine de eskileri hatırlattı bana. 20-25 yıl öncesine gittim birdenbire. Gözlerim doldu...Annemi trafik kazasında kaybettim yıllar önce; duygulanma sebebim bu.....
Annemin kalıbını ordan oraya taşınırken kaybettik. Bir yolunu bulup Bulgaristandan tekrar getirttim. Artık benim de bir kalıbım var.
Sizlere tarifini veriyorum:
1 Paket Margarin
(Oda Sıcaklığında olmalı)
2 Su Bardağı Pudra Şekeri
(Yoksa Toz Şeker de olur)
2 Yumurta
3 Yemek Kaşığı Yoğurt
Vanilya, Kabartma Tozu
Aldığı Kadar Un (4-5 Su bardağı kadar) Hamurun yumuşak olması gerek. Elinizle yuvarlayıp aygazın üzerinde kalıbı ters yüz ederek pişiriyorsunuz.
Kalıbı bulmak isteyenler için;
Muhacir pazarlarında satış yapanlara veya Bulgaristana gidip gelenlerde sipariş verebilirsiniz.
Afiyet Olsun....

22 Eylül 2009 Salı

Oğlum Bursa BİLSEM' e Kayıt Hakkını Kazandı.




BTSO Kamil Tolon Bilim Sanat Merkezi http://www.bursabilsem.gov.tr/

Bu siteye girip inceleyerek çocuğunuzun geleceğini değiştirebilirsiniz.
Geçen yıl okulumuzdan eve bir sınav giriş belgesi ulaştı elime. Okulumuzdan üstün yetenekli öğrenci olarak sınava girecektir yazıyordu belgede... O zamana kadar bu merkezden pek haberdar değildim. Verilen tarihte sınav yerine ( Eğitim Vadisi-Atıcılar) gittik. Sonuçları internetten öğrendim. 2.Mülakat tarihi yazıyordu. Oğlum 2 saate yakın bir süre birebir soru cevap şeklinde ilgili öğretmenle görüşmüş. Sınav sonuçlarını internetten takip etmeye devam ettim ve kazandığını görünce çok sevindim. Belki de oğlumun geleceği değişecekti. Eşime haber verdiğimde sevinç yerine bir telaş sardı onu. Çünkü ulaşım servisle değil veliler tarafından sağlanacaktı. Onu ikna etmek zor da olsa 14 Eylül'de kaydımızı yaptırdık ve BİLSEM liler kervanına katıldık.
Unutmayın gelecek de birgün gelecek. Çocuklar bizim yarınımız ve temellerini sağlam atmalıyız. Bu yıl hem 3.sınıfa devam edecek hem de haftada 2 gün BİLSEM'e gidecek.
Araştırın, öğrenin, yönlendirin...... Mutlu yarınlar için....

Clıcs ile Oyuncak Yaratmak

Çocuklarım için yeni bir oyuncak aldım ama inanın büyükler bile oynayabilir. Tamamen sizin yaratıcılığınıza kalmış bir şey... İnternetten siparişi veriyorsunuz hemen kapınıza teslim. Çocuklar bu oyuncak sayesinde el becerilerini, el kaslarını, hayal güçlerini çok güzel geliştirebilirler. Hepinize öneririm. İşe yaramayan bir oyuncağa para vermek yerine belki bir kerede biraz fazla veriyorsunuz ama inanın ki değer....
Hepinize çocuklarınızla birlikte güzel vakit geçirmenizi dilerim...

Vezir Parmağı


Ramazan Bayramı için bu yıl farklı bir tatlı yapmaya karar verdim. Çok sevdiğim Ülkü ablamın sürekli yaptığı bir tarifi aldım. Ölçüye uyarsanız güzel sonuç elde edersiniz.
Ben verilen ölçünün 3 katını yaptım 80 tane tatlı çıktı. Size tarifi biraz geç veriyorum ama Kurban Bayramı da çok uzak değil.....
V E Z İ R P A R M A Ğ I
1 Çay Bardağı Erimiş Margarin
1 Çay Bardağı Sıvı Yağ
1 Çay Bardağı Ilık Süt
1/2 Paket Kabartma Tozu (Ben 3 katı için 1 Pk. koydum)
1/2 Çay Kaşığı Mahlep (Ben 3 katı için 1 Çay kaşığı koydum)
2 Çay Bardağı öğütülmüş ceviz (içine tarçın koyun)
Hamur kulak memesi yumuşaklığına gelene kadar un ilave edin. Ceviz büyüklüğünde parçalar alıp avucunuzda açın, içine cevizli harçtan koyup oval şekil verin. 180 C lik fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Ben şekil vermeyi ekmek kesme tahtasının üzerinde yaptım daha kolay oldu.
Ş E R B E T İ Ç İ N :
3 Su Bardağı Su
3 Su Bardağı Şeker
Kaynamaya başlayınca 5 dk.kaynatınız.
Şerbet soğuk tatlı sıcak olacak. (Şerbeti kaynatıp kapattıktan sonra hamuru hazırladım. O sırada şerbet de soğudu. Tatlıyı fırından çıkarır çıkarmaz şerbeti döktüm.Üzerine bir tepsi kapattım ve havlu örttüm.)
Herkes tatlıma bayıldı. Belki Kurban Bayramı için bu tatlıyı denersiniz.
Şimdiden Afiyet Olsun.....

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Kızım Selin


Bu da kızım Selin. 5 yaşında ve Yeşim Anaokuluna gidiyor. Bu yıl 6 yaş grubunda olacak. Kız olduğu için babasına çok düşkün. Onu göremediği zamanlar çok huzursuz ve sürekli onu soruyor. Abisini çok seviyor ama istediğini yapmayınca çimdirmeyi de ihmal etmiyor
Okulda bir sürü arkadaşı var. Şevval, Sümeyye, İrem, Dilanur, Yunus Emre, Barış, Efe en çok oynadığı arkadaşları.
Anaokulumuzun çok güzel bir parkı var. Haftada 3 gün oraya gidiyorlar ve streslerini atıyorlar. Öğretmenlerini de çok seviyorlar. Öğlen uyku saatleri var, öğleden sonra kahvaltıda çikolatalı ekmek var, oyuncak saati, resim saati, televizyon saati.... Of be çocuk olmak varmış...

Dün Alerji Merkezindeydim...

Alerji her geçen gün artan bir problem biliyorsunuz. Dün Alerji Merkezinde randevum vardı. Doktorla görüştük ve bazı sorular sordu. Nereniz kaşınıyor? Hangi mevsinde daha yoğun alerji oluyorsunuz? Kulandığınız ilaç var mı? vs.gibi bir sürü soru... Daha sonra koluma 11 nokta koydular ve üzerine iaç damlattılar. Sonra da steril aletlerle (ucu sivri jilete benziyor) hepsinin üzerine birer kere batırdı. Merak etmeyin acımadı.20 dk.lık bir bekleyişten sonra noktaların 4 tanesi kabardı ama 2 tanesi çok daha fazla... Bende POLEN ve YABANİ OT alerjisi mevcutmuş. Yani pikniğe gidince neden dönüşte rahatsızlanıyorum anlaşıldı.
Pazartesi günü Rapor çıkartmak için hastaneye gideceğim ve daha sonra aşılarımın siparişi verilecek.
Sürecin nasıl işlediğine gelince: İlk başlarda haftada bir, bir süre sonra 15 günde bir, daha sonra 3 haftada bir ve ayda bir şeklinde bir süreç işliyormuş.Aşılama süresi en az 3 yıl imiş. Ama bunları çekmektense süreci başlatacağım. Kilolarımın nedeni de ortaya çıktı. Alerji kesici olarak kullandığım ilaç (AURES-Antihistamnik) iştah açıyormuş. İçinde kortizon varmış. İğnelerde kortizon olmadığı söyledi. Umarım aşının başlaması ile birlikte kilolarıma da elveda derim. Herkese alerjisiz bir hayat diliyorum...
En iyi arkadaşlar hayvanlardır; ne soru sorarlar, ne de kusur kabahat bulurlar.
George Eliot

20 Temmuz 2009 Pazartesi

18 Temmuz Evlilik Yıldönümümüz




Evleneli tam 10 yıl oldu. Geriye dönp baktığımda acı tatlı anılar, 2 tane güzel evlat, birikimlerimiz ve yüzümüzdeki çizgileri görüyorum. Çok çabuk geçti desem çoğunuz inanmayacaksınız. Ama hayat çok kısa. Üzülüp geçmişi kafaya takmaya değmez. Önünüze bakıp her anın tadını çıkarın. Birbirinizin kusurlarını hoşgörün, unutmayın ki kusursuz insan yoktur. Sadece çocuklarınız için değil kendiniz için yaşayın. Bir ara birbirimizi çok ihmal etmiştik. 15 günde 1 çocuksuz başbaşa dışarı çıkmaya karar verdik. İnanın çok etkili oldu. O zaman en basit şeyleri bile konuşmaya fırsatımız olmadığını, böylece iletişimin koptuğunu gördük.İnanın çok iyi geliyor. Zaman koşar adımlarla geçiyorsa eğer siz de anın mutluluğunu çıkarın. Biribirinizin kıymetini bilin. Canım, evlilik yıldönümümüz kutlu olsun. Birlikte daha nice uzun yıllara........

Off her tarafım kaşınıyor....


Haziran ayı başından beri her tarafım kaşınıyor.Özellikle de gözlerim ve burnum. Temmuzun 20'si oldu ama hala alerjim geçmedi. Canım çok sıkkın...Her an hapşırmak, elinizde sürekli mendille gezmek inanın çok zor.
Arkadaşımın biri de dikkatli olunmadığında astıma dahi çevirdiğini söyledi. İlk günlerde düzenli olarak alerji ilacı alıyordum ama açıkçası bıktım. Bursa Heykel'de bir alerji merkezi varmış. Ordan randevu aldım. SSK'lılara 8,5 TL karşılığında ana testleri yapıyorlarmış. Cuma günü gidip gelince sizleri gene bilgilendiririm.
Hem yazıyı yazıyor hem de kaşınıyorum....İnanın çok zor....

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Diyete devam ama nereye kadar?


Diyetimin neredeyse 4.günü. Bu akşam da yürüyüşe çıkamadım. Üstüne üstlük de tatlı yedim. Ama arada kaçamak olur değil mi? Biraz önce de vişne sodamı içtim. Harikaydı! Kendimi motive etmek için beyaz bir kağıda ne yediğimi yazıyorum. İşin kötü yanı mutsuzum. Sanki tatlı yeyince mutluluk hormonum çok hızlı çalışmaya başlıyor. Damarlarımdaki kan daha hızlı akıyor. Ama tartıdaki kilomu görünce inanın hormon, tatlı teselli etmiyor insanı. Hele bir de kendimi fotoğrafta görünce gerçekten kilo vermem gerektiğini daha da iyi anlıyorum. Dostum Serpil'le aramızda tam 14 kg var.Ne kadar da çok....

Ben de zayıf olmak istiyorum....

Hem de çok kısa zamanda.....

Eski Dostumla Buluştum...

Canım dostum Serpil'le arkadaşlığımız 1990 yılına dayanmakta.İkimiz de evleneli 10 yıl oldu ama hala birbirimizden kopamadık. Onu o kadar çok özlemişim ki.....Diyette olmama rağmen tatlı yedik. Eski günlerimizi andık. Uzun zamandır hiç bu kadar çok gülmemiştim. Ben oldum onun yanında. İçimdeki yaramaz çocuk "Ye, gül, içinden geldiği gibi davran" dedi bana. O kadar çok özlemişim ki... Yıllar geçiyor İzmir ve Bursa'nın arasında kilometrelerce yol var. Mesafe uzak... Ama buna inat dostluğumuz köklerini daha da derin salıyor toprağa. Yıllanıyor, güçleniyor, herkes biribirinin yanında içindeki çocuğu buluyor.
Umarım çocuklarım da böyle sağlam dostluklar edinirler. Arkadaş çok ama dost bulmak çok zor.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

MONOPOLY




Oğlumun adı Altan. Bu yıl ilkokul 2.sınıfı bitirdi. Tüm oğlan çocukları gibi o da yaramazlık yapmayı çok seviyor. Televizyon seyretmeye, bilgisayar oynamaya da tüm zamane çocukları gibi bayılıyor. Sevdiği hem de çok sevdiği bir şey daha var YEMEK YEMEK. Zaten yaşıtlarımıza göre kilomuz bir hayli fazla...


Bu yıl çalıştığım firma 80 tane çocuğu TEGEV'in yaz okuluna gönderdi. Benim oğlum da çok severek gitti çünkü kreş arkadaşları da ordaydı. . Böyle güzel bir ortamda arkadaşları ile karşılaşınca bir de ne yapmışlar???? MONOPOLY onamışlar.... Mutlulukları gözlerinden okunuyor değil mi???

Bugün Diyete Başladım....







Bu yaptığım ilk diyet değil ama umarım SON olur. Artık kilo vermek, zayıf ve hoş görünmek istiyorum...
Arkadaşımın bir tanesi bana sürekli "Hala yiyerek zayıf kaldıklarını düşünüyorsun değil mi?" diyerek yanlış yaptığımı bana anlatmaya çalışsa da ben mideme bir türlü söz geçiremiyorum. Benim gibilerin sayısı da hiç az değil biliyorum. Amacım 10 Kg vermek. Vermek ve bir daha onları geri almamak.

Şimdi yürüyüşten geldim ve arkadaşımın haftasonu benim için oluşturduğu bloga ilk yazımı yazıyorum.
Umarım yeni bir başlangıç olur ve verdiğim kilolar bloga yazdığım yazılar olarak hayatıma yansır. İstemek başarmanın yarısıdır derler... Şu an çok aç değilim ve istiyorum. Ama acıkınca ne olacak bilmiyorum...